🧩 DEHB, Travma ve Sinir Sistemi Regülasyonu: Dikkatin Kopmuş Hatları
- Zeynep Ağartan

- 16 Eki
- 3 dakikada okunur

I. GİRİŞ: Travma, Dikkatin Sessiz Yarığı
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), modern toplumda yalnızca “odaklanamama” üzerinden tanımlanır.Oysa derinlemesine bakıldığında, DEHB’nin özünde bir bağlanma travması ve nörofizyolojik parçalanma hikâyesi vardır.
Çocuklukta, çevreyle güvenli bir “nöral senkronizasyon” kurulamamışsa — yani bakımverenin ritmi çocuğun ritmini duyamamışsa — sinir sistemi kendi iç ritmini üretmek zorunda kalır.Bu “yalnız ritim”, ilerleyen yaşlarda hiperfokus ile dağınıklık arasında salınan bir nörolojik sarkaç hâline gelir.
DEHB’li birey, aslında dış dünyaya değil, içsel kaosa dikkat kesilmiştir.Dikkati dağınık değildir; dikkati travmanın yankısına sabitlenmiştir.
II. PSİKODİNAMİK AÇIDAN: DİKKATİN SAVUNMA FORMU
Eğer bakımveren çocuğun duygusal iniş çıkışlarına uyum sağlayamazsa, çocuk bu tutuşu hiperaktiviteyle taklit eder.Yani dikkat dağınıklığı, aslında “tutulmamış” bir benliğin nörofizyolojik yankısıdır.
Bion’un “container-contained” modeliyle söyleyecek olursak:Çocuğun duyguları (contained) yeterince tutulmadığında, zihin kendi içinde mikro parçalanmalara gider. Bu mikro fragmantasyon, dikkatin bölünmesi olarak gözlenir.
III. NÖROREGÜLASYON EKSENİ: AROUSAL DALGALANMASI
Sinir sisteminin regülasyonu açısından DEHB, kronik arousal dengesizliğidir.Bu dengesizlik, hem hiper–sempatik aktivasyon (aşırı hız, dürtüsellik, motor taşkınlık) hem de dorsal vagal kapanma (unutkanlık, boşluk hissi, yorgunluk) arasında dalgalanır.
1️⃣ Travmatik Nöral Döngü
Travmaya maruz kalmış sistemlerde Porges’in tanımıyla ventral vagal tonus düşüktür.Bu da sinir sisteminin güvenli bağlanma devresini devre dışı bırakır.Kişi sürekli “hazır olma” hâlinde yaşar; dikkat sistemi çevresel mikro-tehditleri tarar.
2️⃣ Nörokimyasal Senkron Kaybı
Dopamin, noradrenalin ve kortizol üçlüsü, kronik stresle birlikte asimetrik salınır.Bu durum PFC (ön korteks) ile limbik sistem (özellikle amigdala ve striatum) arasındaki iletişimi bozar.Sonuç: Zihin hızlıdır, ama içsel ritim tutmaz.
“Hızlı düşünen, ama yavaş hisseden” beyin, DEHB’nin nörofizyolojik metaforudur.
IV. TRAVMA KÖKENLİ DEHB: KLİNİK GÖRÜNÜM VE İÇSEL MANTIĞI
Gabor Maté, Scattered Minds (2000) kitabında DEHB’yi “travmaya karşı bir dikkat stratejisi” olarak tanımlar.Bu bakış açısı, bozukluk değil, adaptasyon anlatısı sunar:
Çocuklukta “fazla uyaran – az tutunma” dengesi varsa, sistem dikkatini dağıtarak kendini korur.
Bu da sinir sisteminin “kendini donuklaştırma” biçimidir — bir tür nörolojik savunmadır.
Psikodinamik olarak bakıldığında, DEHB’de “id – ego – süperego” üçlüsünün dengesi zayıftır.Ego’nun düzenleyici fonksiyonu (PFC ile paralel) yeterince olgunlaşmadığı için dürtüler (id) ve yasaklayıcı sesler (süperego) doğrudan çarpışır. Sonuç: içsel gürültü – dışsal kaos – düzen arayışı.
V. BEDENİN SÖZCÜĞÜ OLARAK HİPERAKTİVİTE
Somatik açıdan hiperaktivite, bedensel düzeyde “dondurulmuş enerjinin deşarjı”dır.Bu hareket, bilinçsizce, sistemin regülasyon denemesi olarak okunabilir.Tıpkı travma sonrası hayvanların “titreme”yle enerjiyi atması gibi, DEHB’li birey de hareket ederek arousal’ı boşaltmaya çalışır.
Bu, dürtü değil; bedensel homeostaz arayışıdır, fakat sistem ritmik olarak gevşemeyi bilmediği için, rahatlama kısa sürer ve döngü yeniden başlar.
VI. PSİKOFİZYOLOJİK REZONANS: REGÜLASYONUN BÜTÜNSEL MODELİ
Sinir sistemi regülasyonu, burada yalnızca nörobiyolojik değil; psikanalitik anlamda da benliğin kendini yeniden toplaması anlamına gelir.
Bu nedenle DEHB’de regülasyon çalışmaları, üç eksende ilerlemelidir:
Nörofizyolojik Denge → Nefes, hareket, vagal tonlama
Duygusal Entegrasyon → Duyguların bastırılmadan tanınması
Ritmik Tutulma (Holding) → Sosyal rezonans, eşli regülasyon, güvenli bağlanma
“Ritmi yeniden bulmak” yalnızca bir beyin antrenmanı değil, tutulmuş olmayan duygunun yeniden duyulmasıdır.
VII. YENİ NESİL REGÜLASYON PARADİGMASI: “TOP-DOWN” DEĞİL “BOTTOM-UP”
Klasik terapi yaklaşımları, bilişsel düzeyde (top-down) kontrol öğretir.Ancak DEHB gibi nörofizyolojik kökenli durumlarda, bu yeterli değildir.Peter Levine’in Somatic Experiencing yaklaşımı ve Allan Schore’un sağ beyin regülasyonu teorisi, “bottom-up” (bedenden beyne) çalışmanın önemini vurgular.
Bu bakış, DEHB’yi disiplin ya da irade eksikliği değil, bedensel ritim kaybı olarak görür.
VIII. SONUÇ: RİTMİN ETİĞİ
DEHB’li birey, modern dünyanın hızına uyum sağlayamayan değil, fazla uyum sağlamaya çalışan kişidir.Zihni hiperaktif, bedeni ise kronik olarak tükenmiştir.
Sinir sistemi regülasyonu, burada yalnızca bir dengeleme değil, etik bir yeniden doğuş alanıdır:Kendine karşı nazik olmak, sistemin doğal temposuna dönmek, “verim” değil “uyum” aramak.
Çünkü dikkat, yalnızca bir zihinsel beceri değil — varoluşun müziğidir ve her ritim, ancak kalbin yankısında anlam bulur.
Kaynakça
Maté, G. (2000). Scattered Minds: A New Look at the Origins and Healing of Attention Deficit Disorder.
Schore, A.N. (2012). The Science of the Art of Psychotherapy. Norton.
Porges, S. (2011). The Polyvagal Theory: Neurophysiological Foundations of Emotions, Attachment, Communication, and Self-Regulation. Norton.
Siegel, D. (2010). The Mindful Brain: Reflection and Attunement in the Cultivation of Well-Being.
Winnicott, D.W. (1965). The Maturational Processes and the Facilitating Environment.
Bion, W.R. (1962). Learning from Experience.
Levine, P. (2010). In an Unspoken Voice: How the Body Releases Trauma and Restores Goodness.



Yorumlar